ForuMtRaK PaylasımıN Adresi |
|
| CYBER CLUB | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
BuRHaCK Admin
Mesaj Sayısı : 926 Yaş : 30 Localisation : Sakarya / Adapazarı Kayıt tarihi : 28/01/07
| Konu: CYBER CLUB 25th Şubat 2007, 12:38 | |
| Cyberpunk Polisler:Rock çocukları, sololar, teknisyenler ve habercilerden sonra, şimdi polis karakter prototipinde sıra.
“Eski günlerde, polislere sadece ateş edilirdi. Şimdi sadece mermi yerseniz şanslısınız demektir. Bu günlerde caddeler, yeni ilaçlarla, yeni çetelerle ve M-16’yı çocuk oyuncağı gibi gösterecek silahlarla dolu. Eğer Şehir Kuvvetlerindeyseniz ne kadar zor olduğunu biliyorsunuzdur. Üzerinizde en az dört tane yüksek kalibreli silah taşıyorsunuzdur, bunların çoğu tam otomatiktir; her inç kare için 850 ft/lbs durdurma gücüne sahip kevlar yeleğiniz devamlı üzerinizde – ve yine de onlar sizden daha silahlı ve korunmalı. Çetelerin yarısı siberlenmiş –Yüksek hız, yüksek refleksler, karanlıkta görebilme, kolların içinde taşınan silahlar... Diğer yarısı serbest çalışan şirket paralı askerleri –Şirketler tarafından kiralanmış kendi özel polis birimlerini destekleyen çeteler. Ve işte siz buradasınız – Zırhlı devriye arabası içinde, ağır avcılarla dolu bu ormanda devriye gezen yorgun bir polis memuru ya da detektif.” R. Talsorian, Cyberpunk 2.0.2.0. RPG kural kitabında polislerin tanıtıma işte böyle başlanmış. Göz attığımız karanlık gelecekteki suçların neviî arttıkça, polislerinde işleri daha da artmış. Ama polisler fedakârca bu zorluklara göğüs germeye hazırlar.
Gelecekte polis kuvveti iki ana başlık altında incelenebilir.
Gerçek polisler ve şirket polisleri.
Gerçek Polisler: Bizim günümüzde bildiğimiz, tanıdığımız polisler. Sadece işleri daha zor. Suçun, kötülüğün övüldüğü; başarıya giden her yolun mübah sayıldığı ve yakalanmadığın sürece istediğin herşeyi yapılabilineceğine inanılan bir Dünya’da, kolluk kuvvetlerinin işi gerçekten zor.
Sokalardaki gençlerin çoğu haksızlığa uğradıklarına, toplumun onlara borçlu olduğuna inanıyorlar, ya da inandırılmışlar ve hak ettikleri şeyleri –zor kullanmka gerekse bile- almaya kararlılar. Geri kalanları ise ya çok uyanık, ya da çok Kufur yasak ve kısa yoldan en yukarıya çıkmanın yollarına arıyorlar ve buldukları yollar çoğu zaman kanun ile kesişiyor.
Şirketler ise ürettikleri pek çok malı eritmenin yolunu ara sokalaklardaki karışıklığı arttırmakta bulmuş.
İşte buna benzer bir ortamda çalışıyor polisler, onları seven, sayan ya da ilgi gösteren yok. Kıt kanaat bir maaş ile, onlardan yüzlerce kat para kazanan kişilerle mücadele halindeler. Tutukladıkları kişiler, daha yirmi dört saat geçmeden serbest kalabiliyorlar. Kirli polisler de cabası. Kimisi sadece hayata kalabilmek için kirleniyor. Tercih basit, ya öleceksin ya da rüşvet yiyeyecek ve bazı şeyleri görmezlikten geleceksin. Bir polis eksik bir polis fazla fark etmez onlar için, sadece üniforma içinde birer maşa büyük çeteler için polisler, o üniformanın içinde kimin olduğu önemli değil.
Ama gerçek polislerin de kendilerine göre imkânları var. Cesaretleri, karalılıkları, inançları ve kanun. Kimse, ama hiç kimse kanunun üzerinde değil. Belki kanun eğebiliyorlar, bükebiliyorlar, içinden geçebiliyorlar ama onun üzerine çıkıp onu yenemiyorlar. Bu korkakların üzerine gerekli kararlılık ve azim ile gidilir ve gerekli delliler bulunursa en güçlülerini bile demir parmaklıklar arsına, hatta darağacına bile götürebilir polisler.
İşte bu yüzden suçlular, polisleri olduklarında daha aşağılık bir şeymiş gibi gösterip onları ezmeye çalışırlar, eğer polisler gerçekten kim ve ne oldukarının farkında olurlarsa, ne rüşvet, ne tehdit, ne de yüksek yerlerdeki dostlar suçluları kurtaramaz. Çünkü her kanun adamı bilir ki:
Suç cezasız kalmaz...
Şirket Polisleri: Şirketler için çalışmak, bir polisin hayal edebileceği en güzel hayattır. Ağır silahlar, tam çatışma zırhları, Travma Takımı™ desteği, AV-4 saldırı araçları, ağır makinalı silahlarla donatılmış hava desteği.
Şirket polisleri sadece hükümetin onlara izin verdiği bölgelerde devriye gezebilirler. Yepyeni ofis binaları, şirin evler ve lüks lokantaların olduğu temiz, güzel yerlerdi burları. Buralarda çılgın çeteler, siberkatiller, ölümcül uyuşturucular olmaz.
Şirket polisliği bir ilizyon, bir kandırmacadır. Şirketlerin kendi güçlerini göstermek ve kendi değerli metâlarını korumak için kulladıkları özel güvenlik görevlileridir. Onlar suçu engellemeyi ya da kanunu uygulamayı düşünmezler. Tek yapmaları gereken şey, şirketi korumak ve şirketlerin çalıştığı yerlerdeki halkı özel ve güvende hissetirmektir. Gelişmiş bir koruma sistemi, o kadar. Polislikle bir alakası yoktur.
Şirket polisleri, işleri bina kapıları önünde durup, zengin görünüşlü müşterilere yalakalık yapma ve gözüne kestirdikleri vatandaşları hırpalayıp kendi egolarını tatmin etmekten öteye gidemeyen güvenlik görevlileridir. Çoğunun yasal hiç bir yetkisi yoktur. Ama onlar bunu hiç belli etmez., caka satıp halka emir verirler. Onları gerçek polis zanneden halk ise boynunu büker ve gider, ama esasında onların hiç bir yetkisi ya da yaptırımı yoktur. Herkes istediği yere girer, istediği yerden çıkar. Onlar sadece olay çıktığı zamanlarda gerçek polisler gelene kadar asayişi sağlmakla görevlidirler o kadar.
Bir de polis teşkişlatı içinde en çok korkulan ve eleştirilen bir birim var: ManyakTakımı (PsychoSquad). Gelecekte, siber parçaların kullamının artması ile, insanlıktan çıkan ve insani metodlarla durduralamayacak suçlar ve suçlular ortaya çıkmıştır. Bu tarz suçlulara çoğunlukla sibersapık denmektedir, çünkü onlar artık düşünmemeyen, tek başlarına yaşayamayan ve sadece çevreye zarar veren delirmiş kişilerdir.
Gerçek anlamda hasta olan bu sibersapıkları durdurmak ya da tedavi etmek gerçekten zordur, çünkü gücü ve aklını zorlacak derecede siber arçalarla yüklüdürler, pek çoğu tek başlarına bir tankla bile baş edebilir, ağır makinalı ateşi içinden hiç etkilenmemişceğine yürür, gözün takip edebileceğinden daha hızlı hereket edip, en hazlı AI’dan bile daha hızlı işlem yapabilir.
İşte bu tarz düzen bozucuları durdurmak ManyakTakımı’nın işidir. Metodları ve çalışma biçimleri pek çok kişi, hatta polis teşkilatının kendisi tarafından bile tasvip edilmese de –hatta polis terörü ya da faşizim olarak nitelendirilse de- ManyakTakımı etkili, hızlı ve ölümcüldür.
MT askeri silahlar ve ekipmanlarla donatılmıştır –ki bu donanım, siber sapıklar karşısında bazen yetersiz, hatta komik bile kalabilir-, kendileri de hiç azımsanmayacak siber parçalarla donatılmışlardır. Söylentilere göre- bir MT görevlisi en az yakalamaya çalıştığı siber sapıklar kadar delidir.
Bazıları reflekslarini köküne kadar yükleyip, dehşetengiz boyutlarda silahlarını kuşanıp tek başlarına siborg avlamaya giderler.
* * *
[Yerlerinizde kalın. Bariyeri geçirmeyin. Tamam] [...] [Molotof kokteyli kullanıyorlar. Çok yapışkan. Köpük temizlemiyor. Adamlarım yanıyor...] [Bariyeri geçirmeyin. Tamam.] [Müdahale için izin istiyoruz....] [Olduğunuz yerde kalın. Tamam.] [Yağma başladı. Şimdiden beş memur kayıp. Müdehale için izin istiyoruz.] [Gruba müdahale etmeyin. Bariyeri geçirtmeyin. Tamam] [Valilik aracına saldırıyorlar. Her yer yanıyor. Görüş mesafesi düştü....] [Şirket binasını koruyun. Müdahale izini verilmiyor. Tamam.] [Güvenliğimiz tehlikede. Ateşli silah kullanıyorlar....] [Olduğunuz yerde kalın. Bariyeri....*] [Bariyere de, sana da. Biz gidiyoruz...*] [*...Yürüyün çocuklar, ateş serbest...*]
Polis memuru kalın deri eldivenli yumruğunu, diğer avucuna vurdu. Tok bir ses çıktı. “Şimdi orada olacaktık, anasını satayım.” dedi, yüz maskesinin altından sesi boğuk çıkıyordu, “Burada pinekleyeceğimize, biraz anarşist öğrenci pataklardık.”, plastik-seramik karışımı kasklarının içindeki telsizden, çatışma sesleri duyuluyordu.
“Ben en çok o baldırı çıplak zibidiler bu kadar mühimmatı nereden buluyor onu çözmedim?” diye sordu yanındaki arkadaşı. Deri eldivenli memur güldü, avucuna bir yumruk daha attı, “Tepetaklak etmeye çalıştıkları şirketlerden tabii ki. Kimse akıllı düşman istemez. Boş kafalı üniversite öğrencileri ile uğraşmak varken, gerçek bir halk hareketi ile baş etmek ister misin?.” dedi.
Arkadaşı güldü, “Doğru söylüyorsun. Kendi kendilerini yiyor işte aptallar. Mezun oldukları zaman, takım elbiselerini giyip, mavi camlı binalarından, aşağıda etrafı yakıp yıkan genç nesile gözleri titreyerek bakacaklar. Tek dertleri, ‘Acaba arabama bir şey oldu mu?’ olacak.”.
İkisi beraber güldüler.
Kovaladıkları siyah Van Kasımpaşa’da bir ara sokağa dalmıştı. Peşindeki iki ekip arabası da sokağa girdiğinde, ağır makinalı ateşi ile karşılaşmıştı. Şans eseri, diğer ekip arabası sokağa onlardan önce girmişti. Neyse ki Şamil, usta bir manevra ile aracı yola kırıp, kaçınılmaz sondan kurtrmış canlarını. Çıkmaz sokata, terkedilmiş bir eve girmişti vanın içindekiler.
İki ekip arabasındaki, dört polis, arabalarının arkasında pusuya yatmış. Destek bekliyorlardı. Ama bu beklenmedik öğrenci hareketi düşündüklerinden daha uzun bekleyeceklerinin habercisiydi.
“Kimbilir hangi konserde gaza geldiler, uyuşturuyu da basınca, babalarının evini bile yağmalar.” dedi deri eldivenli polis, arkadaşı sadece başını salladı ve “Şamil yine beygir peşinde.” dedi, öteki ekip arabasını gösterip.
Biraz önlerindeki sağ tarafı kalbura dönmüş ekip arabasının arkasına sinmiş iki memur. Bir yandan sigara içip bir yandan el televizyonundan bir şeyler seyrediyorlardı.
Yine güldüler.
O sırada, vandan çıkanların girdiği binanın ikinci katında bir hareketlilik oldu. Bir büro sandalyesi, peşinden cam kırıklarını da dökerek sokağa düştü. Korkudan titreyen rehinesinin arkasın saklanmış, bol gömlekli iri yarı bir adam sokağa baktı. İçinde bulunduğu durumu inceliyor gibiydi. Polisler hemen pozisyon değiştirip, nişan adılar. Ateş edimeyeceğini, iri adam da, polisler de biliyordu. Ateşli silah kullanma tüzüğü, oradaki dört memurun, hayatı boyunca okuduğu bütün kitaplardan daha kalındı. Bol gömlekli adam, bir dakika kadar etrafa bakındı. Sonra, binanın karanlığı içinde kayboldu.
Polisler birbirlerine baktılar. İş uzayacağa benziyordu. Yine, arabalarının arkasına mevzilendiler. Deri elvinenli, bir sigara yakmak için elin cebine attığında, turbofanların rüzgarını hissetti. İster istemez, korunmak için eğildiler. AV-4ler olay yerine azrail gibi, sessiz gelir, büyük bir gürültü kopartır ve alevlerın arasından uçup giderdi. Yerde ki memurların tek yapabielceği, siper alıp, çatışmanın bitmesini beklemek ve daha sonra halktan gelen tepkilere aldırmıyormuş gibi yapıp, yıkıntıları incelemek olurdu.
Havada, bir kuğu zarafetinde süzülen zırhlı aracın, ağır makineli tüfeğinin asılı olduğu tarafı, süphelilerin olduğu binaya doğru döndü. Eski görünüşlü, üzeri -mesafe ve torbofanların bulandırdığı hava yüzünden tam belli olmayan- sloganlar ve kaba çizimlerle dolu bir hurdayadı AV. Özel güvenliğin, cafcaflı AVleri gibi değildi, ama ateş gücü en az onların ki kadar vardı. Pencerelerinden olayı seyreden meraklı gözler bir anda yok oldular. Hep televizyonda gördükleri heyecanlı görüntüleri gerçekten yaşamaya hiç birisinin yüreği yetmemişti. Nasılsa, her polis AVsinin peşinde mobil bir kamera vardı. On dakikaya kalmadan televizyondan seyrederlerdi.
Güçlü metalik bir ses, “POLİS KONUŞUYOR. SİLAHLARINIZI BIRAKIN VE TESLİM OLUN. HAKLARINIZ KORUNACAKTIR. TEKRAR EDİYORUM TESLİ OLUN. ATEŞ AÇMA YETKİMİZ... BEŞ DAKİKADIR. BİR DAKİKASINI YOLDA HARCADIK BİLE...”, diye yankılandı çıkmaz sokakata. Ekip arabaları yanına sinmiş polisler, megafonun arkasından gelen sessin güldüğünden emidiler. Onlar destek istemişti. Manyak Takımını değil.
Zırhlı aracın, ağır makınalısı arkasındaki, vücut zırhı giyen polis, silahı kurdu. AV-4 atış pozisyonu aldı, MT’nin süreyi boşa gerçimeyeceği belliydi. Bir cevap beklemiyorlardı, her an ateş açabilirlerdi. MT’ye ateş izini çok nadir verilidi ve onlar bu izni sonuna kadar kullanırlardı, harcanan bir dakika, ömürlerinden giden bir yıla bedeldi.
Ama süpheliler daha manyak çıktı. Biraz önce iri yarı adamın göründüğü pencereden bir parlaklık göründü, polisler duydukları sesi hemen tanıdılar ve arabalarının altına yattılar, AV’nin pilotunun önündeki kontrol tablosu da renklenmiş olacak ki, araç manevra yapamaya çalıştı, ama gerç kalmışlardı. Dar binalar arasına sıkışmış uçan araç, manevra kabiliyetini büyük ölçüde yitirmişti. RPG’den çıkan roket AVyi tam cepheden vurdu ve büyük bir patlama ile etrafı ateş ve duman kapladı.
Sarsıntı, uğultu ve şarapnel yağmuru dindiğinde. Deri eldivenli polis ekip arabasının altından çıktı, toz ve dumandan etrafı tam olarak göremiyordu, ama Şamiller’in arabasının olduğu yerde AV’nin yere çakılmış kalıntıları vardı, göz kamaştırcı bir alev ile yanıyor, zifiri bir dumanla tütüyordu.
Oraya doğru koşmaya çalıştı, ilk adımını atamadan dizleri üzerine çöktü. Bacağında derin bir yarık vardı. Her şey hayal gibiydi, kulakları çınlıyordu, başı dönüyordu, gözleri kamaşıyordu. Gözleri ekip arkadaşını aradı ama onu da göremedi. Etraftan kadın çığlıkları, bağırışmalar, çocuk ağlamaları duyuluyordu.
Ne çeşit bir deli şehir içinde roket atar kullanırdı, ne çeşit bir manyaklık şehir içinde ağzına kadar cephane dolu araçlarla devriyeye çıkardı.
Toz ve dumanı yararak üzerine gelen karaltıyı son anda fark etti. Siyah renkli van yavaş bir manevra ile AV’nin kalıntıları ve kendi ekip arabasının arasında salalom yaptı geçti gitti. Deri eldivenli polis üzüntü içinde yutkundu. Boynundaki zincire asılı plastik karta uzandı, gücü kartı kırmaya anca yetti. Travma Takımı bir kaç dakika içinde gelir ve bir haftaya kalmadan onu yeniden sokağa dönecke hale geitrirdi, hizmetleri kusursuzdu ve lanet olasıcalar bunun her kuruşunu çatır çatır alırlardı.
Deri eldivenli polis, banka hesabını düşünürken bilincini kaybetti...
* * *
En son tarafından 25th Şubat 2007, 12:40 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
| | | BuRHaCK Admin
Mesaj Sayısı : 926 Yaş : 30 Localisation : Sakarya / Adapazarı Kayıt tarihi : 28/01/07
| Konu: Geri: CYBER CLUB 25th Şubat 2007, 12:39 | |
| Bir insan neden polis olmak ister?
Bu soruya –iyi/kötü- bir cevabınız yoksa, bu karakter protipinide bir kenara bırakın. Zaten sizi pek tatmin etmeyecektir.
Şimdi yine ufak bir D&D kıyaslaması yapalım. Cyberpunk 2.0.2.0.’de ki Polis prototipi, D&D’nin Paladini ile örtüşebilir. Bildiğimiz üzere, paladinler doğruluğun ve iyiliğin bekçisi, masumların koruyucusudur. 21. yüzyılın karanlık yönüne ışık tutan Cyberpunk RPG’de de polislerden aynı işi yapamaları beklenir. Ama polisler, paladinlerle aynı avantajlara sahip değillerdir, fakat paladin omlanın bütün dez avantajlarını hatta daha fazlasını taşırlar.
Bir polisten öncelikle iyi olması ve kanunları uygulaması beklenir. Bir polis kişisel yetenekleri ve imkanları dışında, kanunun ona sağladığı yetkiler ve imkanlara da sahiptir.
Bu imkanlar, oyun dinamiğine “otorite” (authority) ustalığı olarak geliyor. Otorite, karakterin polis teşkilatındaki rübesi ya da kanun bilgisi değil, kanunun kendisine sağladığı ayrıcalıkları üzerininde nasıl taşıdığıdır. Eğer bu ustalığı oyun içinde, sadece polisin kimliği belliyken ve kanunları uygularken devreye sokarsak bu prototipe biraz haksızlık edip kısıtlamış oluruz.
Polis oynamak isteyen bir oyuncu, “cyberpunk” dünyasına, üzerinde polis ünforması ile ya da boynunda asılı rozeti ile girerse, macera hayatı çok uzun sürmez ya da çok kısıtlı bir çervede kalır. Diğer oyuncu prototiplerinin gerisine düşer ve oyunu yavaşlatabilir. Oyunu oynayıp polis olan karakterlerin çoğunluğu, gizli polis, özel kuvvetler ya da detektif gibi, sivil dolaşıp, kolluk kuvveti günü, son âna kadar gizleyen polis rolleri tercih etmektedirler. Fakat, GM’ler, üniformalı polis oynamaya hevesli oyuncuları da engellemesinler. Bırakın onlar da kafalarındaki fikirleri oyuna sunsun, çok beklenmedik sonuçlar orataya çıkabilir.
Özellikle sinema ve televizyon dizileri, harika polis oynatma fikirleri ile dolu, “Leathal Weapon”, “Die Hard”, “Miami Vice”, “21 Jump Street”, “Blade Runner”, “Judge Dredd” vs. gibi, ayrıca bu konu üzerinde -biraz zorlama da olsa- feyz alınabilecek yerli dizilerde yok değil.
Fakat, oyun dünyamızın karanlık bir gelecekte geçtiğin unutmayalım. Oyun içindeki karakterler ulvi amaçlardan çok hayatta kalma mücadelesi içinde olacaklardır. Bu yüzden oyun içinde kötü polislere, hatta kirli polislerede rastlanacaktır. Belki de oyunculardan birisi polisliğin getirdiği avantaj ve imkanları cebini doldurmak, yasa dışı işler yapmak için kullanmak isteyecektir. “Cyberpunk” dünyasında, caddelerin karanlık tarafında çok sıkça rastlanan bir durum.
Kısacası, polis prototipi ilk bakışta, çok kısır gibi görünen, ama üzerinde biraz uğraşılırsa, inanılmaz zengiliklere sahip olabilecek bir prototip. Biraz heves ve anlayışlı bir GM yeterli.
Şimdilik hoşçakalın ve arkanızı devamlı kollayın; hiç bir suçun cezasız kalmayacağını unutmayın ki bir daha ki yazıda beraber olabilelim...
| |
| | | BuRHaCK Admin
Mesaj Sayısı : 926 Yaş : 30 Localisation : Sakarya / Adapazarı Kayıt tarihi : 28/01/07
| Konu: Geri: CYBER CLUB 25th Şubat 2007, 12:39 | |
| | |
| | | BuRHaCK Admin
Mesaj Sayısı : 926 Yaş : 30 Localisation : Sakarya / Adapazarı Kayıt tarihi : 28/01/07
| Konu: Geri: CYBER CLUB 25th Şubat 2007, 12:40 | |
| Kulübümüze üye olmak istiyen arkadaşlarımız bu bölümden başvurularını yapabilirler. Başvuru yapmak için tek yapmanız gereken bu konuya cevap olarak üye olmak istiyorum demeniz yeterli. | |
| | | furkan Moderatör
Mesaj Sayısı : 7 Kayıt tarihi : 04/03/07
| Konu: Geri: CYBER CLUB 7th Mart 2007, 15:52 | |
| üye olmak istiyorum burhack kardaş | |
| | | BuRHaCK Admin
Mesaj Sayısı : 926 Yaş : 30 Localisation : Sakarya / Adapazarı Kayıt tarihi : 28/01/07
| Konu: Geri: CYBER CLUB 7th Mart 2007, 15:54 | |
| O zman İmzana bu resimlerden birini yap.. | |
| | | | CYBER CLUB | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|