Tık, tık, tık...
- Gelesen.
- Selamlar doktor bey.
- Salam. Sabahın heyır. (Selam, iyi sabahlar)
- Sabahları salam yasak mı diyosunuz? Biz nerden bulalım salamı doktor bey?
Neyse zaten hasta olan kızım. Bir muayene ederseniz.
- Gızım sen yahşi birine ohşayırsan. (Kızım sen iyi birine benziyorsun)
- Neee! Benim kız kimi okşuyormuş?
- Valla kimseyi okşamıyorum baba!
- Sus kız, doktor yalan mı söylüyor? Ellerinde pişik var, ordan anladı herhalde hııı?
- Pişik ele degel kucaga yaraşır. (Kedi ellenmemeli, kucağa alınmalı)
- Doktor sen ne diyosun ya!!!
- Siz haradan gelisiz? (Siz nereden geliyorsunuz?)
- At mıyız biz, haradan gelelim? Bak böyle konuşmaya devam edersen fena
olucak doktooor.
- Kızım soyunasın, sırtına gulag asmag isterem. (Soyun kızım, sırtını dinlemek istiyorum)
- Babaaa ya, bu adam sırtıma kimin kulağını asıcak yaa. Ben sırtımda kulak falan istemem, büüeeee.
- Kızımı ağlattın.
- Men indi dayandıraram. Maragım kabardı neçe ağlarsan? (Ben şimdi durdururum. Merak ettim, niye ağlıyorsun?)
- Bak hala ne diyo baba yaaa.
- Ağlamasan balam. Baban yaşlıdır, dözebilamaz. (Ağlama çocuğum, baban yaşlıdır, dayanamaz)
- Lan artis doktor, anananı da al git bu memlekettennnnnnnnnn.
(yumruklar arka arkaya)
- Özümü itirdim. Dağlara kar düşende, bülbüle gam düşende, ruhum
bedenden oynar gözüme yumuruk gelende............